Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

PİŞMANLIK

Ne yaparsan yap, pişman öleceksin. Belki yaptıklarından belkide yapmadıklarından.                                            -Dostoyevski- Pişmanlı, insan ruhunun derin köşelerinde saklanan ve her an çıkıp gelmeye hazır bir hastalıktır. Ne yaparsanız yapın asla kurtulamayacağınız bir his olup kimi zaman ruhsal çöküntülere dahi sebep verecek kadar ciddidir de. Kimi zaman yapılan hatalarda kimi zamansa kaçırılan fırsatlarda baş gösteren bu his yaşamımızın bir parçasıdır. Belkide bu yüzden yadırganmayacak kadar tanıdık gelir.  Hayatımız seçimlerden meydana gelir. Geleceği bilemeyen biz insancıklar,bu gelecek için seçim yapmaya mecbur bırakılmışız. Bu seçimlerde bazen vicdanımızın sesi olarak nitelediğimiz isteklerimiz doğrultusunda hareket eder ve pişmaniyet payını en aza indiririz. Lakin malumunuzdur ki her zaman içimizden yükselen bu sese kulak vermek mümkün olmuyor. İşte işler tamda bu noktada sarpa sarıyor.  Yaptığınız şeyin sonucuna pişman olmaktan ziyade benliğinize

DOĞRU

DOĞRU Başlıktan da anlaşıldığı üzere bugün bir kelime hakkında konuşacağız. Kendi zihnimde tam olarak tanımlayamadığım bu kelime lügatte, "gerçek, yalan veya yanlış olmayan" olarak tanımlanmış. Bu cümle üzerine akla gelebilecek ilk sorulardan biri; her gerçek doğru mudur? oluyor şüphesiz. Her gerçek olgunun, gerçek olma durumu doğrudur. Örneğin; ahlaken meşru olmayan bir gerçek, gerçek olması açısından doğrudur.  Küçük yaşlarda çevremizden sıkça duyduğumuz bir sözdür doğru veya doğru olmak. Dönüp baktığımızda ise amaç edinmemiz söylenen bu kelimeyi kimse bize açıklamamıştır. Beynimiz sıkça duyduğundan olacak ki bildiğini sanmaya başlamış hatta kanıksamıştır. (Bir şeyi kanıksayınca ne olur biliriz zaten, artık o konu hakkında ne bir soru vardır nede bir merak.) Eğer biraz şansımız varsa, tanımı ve uygulaması daha kolay olan "yalan" kavramı açıklanmıştır. Bizlerde doğru-yalan arasında zıt anlam ilişkisi kurarak ufak tefek sonuçlar elde etmişizdir. 

MİRAS ÜZERİNE

  MİRAS ÜZERİNE     Miras, değersiz hayatlarımıza değer kattığını düşündüğümüz ebeveyn malıdır. Mirasın tanımı bence budur yaşadığımız zamanda. Bu sorun gerçekten önemli benim için çünkü bu, miras kalacak insanlar için gerçekten önemlidir. Ailenizden size neyin yadigâr kalmasını isterdiniz bunu bir düşünün. Eğer içinde para, mal veya mülk varsa ailenizinden size hiçbir miras kalmayacak. Çünkü para zamanla harcanacak, ailenize verdiğiniz değerle birlikte. Hayatta savaşan anne ve babaların yegâne amacı iyi bir evlât bırakmaktan ziyade, zengin bir evlat bırakmak istiyorlar arkalarında. İmzaları olacaklar eserlerini para uğruna hiç eden milyonlarca anneler baba.     Bence nasıl olmalı biliyor musun? Miras, ailenden kalan değerlerin bir bütünü olmalı. Belki bir söz, belki bir fotoğraf mâziden. Bir hazineden daha değerli değil mi? Bunu retro bir düşünce olarak görebilirsin. Fakat bir öğüt kapital dünyada harcanamaz, hiçbir anı paraya karşılık satılamaz. Amaç zengin ve züppeleşmiş t