Ana içeriğe atla

Kayıtlar

karne etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

KİTAP ÖNERİSİ | Ocak Ayı (Yarıyıl Özel Tavsiyesi)

ŞU HORTUMLU DÜNYA'DA FİL YALNIZ BİR HAYVANDIR Yarıyıl tatili gelmişken sizlere bir "okuma kitabı"  tavsiyesi yapmak mantıklı geldi içimden. Bu 15 günü hep beraber güzel değerlendirmeliyiz. Ve bu gün paylaşacağım kitabı büyük ihtimalle 1 gün içinde bitireceksiniz. Bu kitapla benim sayemde tanışırsanız ben mutlu olurum. E zaten tanıştıysanız benim blog'umu okuduğunuz için gurur duyarım. Hani bazı sıkıcı ve sıkıntılı zamanlarda ilaç gibi karşımıza çıkan kitaplar vardır ya. Bu kitap fazlasıyla ilaç gibi. Ahmet Şerif İzgören'in tüm kitapları gibi akıcı, samimi ve yalın bir anlatıma sahip olan kitap, sadelikle ülke üzerine çok güzel eleştiriler yapıyor. Peki neden ismi bir garip? diye sorar olduğunuzu duyar gibiyim. Ahmet Şerif İzgören ve bir arkadaşı bir gün ingilizce sınavına girerler. Orada karşılarına "the elephant is only animal this world with a trunk (Fil Dünya'da hortumu olan tek hayvandır)" cümlesi çıkar. Ve bir çeviri hatasıyla arkada

TIRTILDAN KELEBEĞE: DEĞİŞİM

Kendinizde bir takım kusurları fark ediyor veya kendinizi bazı konularda yetersiz görüyorsanız olabileceğiniz en doğru yoldasınız. Ama bu değişim için elbetteki yeterli değil.  İnsanın kendini kabullenmesi yeri geldiğinde hatalarını görmesi ve bunları kişiliğine itiraf etmesi gerekir. Bu değişmek için yapılacak ilk adımdır. İkinci adımsa ataletten kurtulmak ve değişim için harekete geçmektir. Kendinizi hangi durumlarda hangi davranışlarla beğenmediğinizin farkına varın ve tüm cesaretinizi toplayıp tabularınızı yıkın. Değişmek daha doğrusu yanlışları görerek değişmek sancılı bir süreçtir. Sizi destekleyen insanları kendinize daha yakın tutun. Bunun yanı sıra siz de kendinizi destekleyin.  Değiştirilmesi istenilen huylar" göreceli bir kavramdır. Toplumdan topluma değişmesini bırakın insandan insana bile değişebilir. Bu yüzden kendi doğru ve yanlışlarımızı belirlemek bunların farkına varmak yeri geldiğinde etraftaki tabu yüklü insanları görmezden gelmek sür

GEREKSİZE ODAKLANMAK

Birden fazla işi aynı anda yapmak hepimizin övünç kaynağı değil mi? Ne kadar çok işi bir koltuğumuzun altına sığdırmaya çalışırsak o kadar beğeniyoruz kendimizi. Hayatımız tam manasıyla odaklanmadığımız, yarım yamalak okunan kitaplar ve izlenen filmlerle dolu. Bir derse çalışırken diğer derse nasıl çalışacağımızın planlarını yapıyoruz ve başarılı olduğumuza inanıyoruz. Sonuçta iki işi de hallettik zannediyoruz. Peki ya bunlar gerçekten övünülecek şeyler değilde kendimize verdiğimiz cezalarsa?  Nasıl mı? Beynimiz, aklımızdan geçen her şeyi odaklıyor ve inceliyor. Ve günümüz dünyasında hep bir hareketlilik, telaş içerisindeyiz. Kimse durup "Acaba Neye Odaklıyorum Beynimi?" diye sormuyor. Konsantre olduğumuz işin sayısı ne kadar az ise aslında o işlerde o kadar başarılı oluyoruz. Çünkü beynimiz bir bilgisayar değil, çoklu işlem yeteneği pek fazla yok bu yüzden. Her şeye ayrı ayrı odaklanıp birebir ilgilenerek çözmek istiyor sorunları. Tadını çıkararak, konsantre ol

ATALET

ATALET Atalet, fizikte eylemsizlik anlamına yani hareketsizlik anlamına gelir. Sizde kendinize yeni hedefler belirledikten sonra eyleme dökme konusunda sorun yaşıyor musunuz? Büyük ihtimalle yaşıyorsunuz. ATALETİ YENMEK Ataleti yenmenin basit çözümlerinden biri ciddi anlamda planlı olmaktır. Bir süre kendinize ufak bir ajanda yardımıyla program tutun. Günlük, haftalık ve aylık olarak görevler belirleyin. Ve sık sık bu ajandaya göz gezdirin. Sonunda görevlerinize karşı bir sadakat oluşacak, onları yerine getirmediğinizde vicdan azabı çekmeye başlayacaksanız. İşte buna "görev sadakati" denir, ve ataleti yenmenin tek yolu budur.

DEHANIN DİPLOMASI YOKTUR !

Ülkemizde başarı inancı karne notlarının yüksek ve diplomanın iyi olması üzerine kurulu. Maalesef bu ülkemizdeki gençleri mutsuz, ülkemizin ise gelişmesini engelliyor. Ülke Atatürk Orman Çiftliğinde gezinen develerle dolu. Demişti Ahmet Şerif İzgören. O kadar haklı ki aslında. İyi not getiren robotlar, iyi bir diploma sahibi cahiller yetiştiriyoruz sadece. Ve mutsuz bir topluma neden oluyor bu davranışımız. PEKİ BU SORUNUN ÇÖZÜMÜ NE? Bu sorunun cevabını Konfüçyüs vermişti aslında. Sevdiğiniz işi yaparsanız, hayatınız boyunca çalışmış hissetmezsiniz. Derken bunu kast ediyordu. Mutluluğun modern formülünü yani. Böyle düşünerek çocuklarımızı yetiştirdiğimiz zaman Atatürk'ün hayaline daha çok yaklaşacağız, daha mutlu olacağız. Nikola Tesla yetiştirmek, Elon Musk yaratmak Bu kadar zor değil. Lütfen çocuklarınızın karnelerine bakmadan önce onların içinde yatan dahiye bir selam gönderin sözlerinizle.