Ana içeriğe atla

Kayıtlar

ÖLÜ DENİZ YAZMALARI

ÖLÜ DENİZ YAZMALARI     Bu gün size Hristiyan ve Yahudi dünyası için çok önemli olan yazmaları tanıtacağım. Bazı yerlerde bu belgeler " Ölü Deniz Parşömenleri " olarak belirtilse de aslında sadece parşömenlerden değil, deri ve bakır yazmalar da bulunduğu için başlıkta bunlara yazmalar demeyi tercih ettim.     1947 yılında Ölü Deniz kıyısı yakınlarında bir çoban koyunlarını otlatmaktadır. Koyunlar kaybolur ve bunu fark eden çoban koyunları aramaya koyulur. Ararken bir mağaraya girer ve burada bir parşömen bulur.    Yazmaların 1947 yılında bulunmasıyla birlikte bu parşömen Kudüs Üniversitesi nin eline geçer ve araştırmalar başlar. Arkeolojik kazılar 1958 yılına kadar sürmüş olup 11 mağarada 800 civarı yazma bulunmuştur. Bunlar arasında Tevrat'ta geçen parçalar olsa da  olmayanlar da vardır. Bu metinlerin çoğu Tevrat kaynaklıdır. Fakat yazmalar içerisinde kutsal metinlerin değiştirilmiş halleri de bulunmaktadır. Metinler deri, parşömen ve bakır üzerine yazılmış

KUTSAL KASE

KUTSAL KASE  Bu gün size anlatacağım konu  Dan Brown'un çok satan kitaplarından biri olan "Da Vinci Şifresi" kitabında da anlatılmaktadır.   Kutsal Kase ününü "The Conte Del Graal" ve "Da Vinci Şifresi" romanlarından almaktadır. Kutsal kase hakkında üç adet efsane vardır. 1.Efsane "Son Akşam Yemeği"    İlk efsanede kutsal kase İsa ve havarilerinin son akşam yemeklerinde yemek yerken İsa'nın şarap içtiği kase olarak bahsedilir. Bilinir ki İsa bu yemekten sonra Romalı askerler tarafınca yakalanmıştır. Son yemeğinde kullandığı kase olduğu için ona bir kutsallık atfedilmiştir. 2.Efsane "Çarmıha Gerilmesi"    İsa Yahuda'nın ihanetiyle Romalı askerler tarafından yakalandıktan sonra halkın ileri gelenleri onu ölüm cezasına çarptırmak amacıyla anlaştılar. İsa'yı bağladılar ve onu Vali Pilatus'a teslim ettiler. Pilatus halka öyleyse ne yapalım diye sorduğunda hep bir ağızdan "Çarmıha gerelim"

RENKLER VE DAVRANIŞ

RENKLER VE DAVRANIŞ     Giyinirken, odamızı boyarken, araba alırken ve daha çok işimizde renk seçimi bizi çok uğraştırır. Halk arasında yayılan bilgilere göre; hastahaneler hijyen hissi vermek amacıyla beyaz, cezaevi saldırganlığı azaltsın diye pembe renge boyanıyormuş. Peki doğru mu sizce? Belki renkler fark yaratıyor veya yaratmıyor. Fakat yarattığı düşüncesi batı kültüründen gelmiştir. Ülkemizde ciddi şekilde bu inanış yerleşmiştir. Yakın zamanda ki araştırmalara bakarak gerçeğe siz karar verin. MAVİ    2009 yılında Brisith Columbia Üniversitesi'nde araştırmacılar bu soruya net bir cevap aramak istediler. Deneklere mavi, kırmızı ve nötr renklerde monitörler gösterilerek testlere tutuldular. Kırmızı monitör de hafıza, düzeltme ve dikkat gereken işler daha iyi sonuç verirken, mavi de ise yaratıcı işlerde başarı sağladı. KIRMIZI    Sizce kırmızı ikaz mı ihtiras mı? 2014 yılında daha büyük bir grupla testler yapan araştırmacılar renklerin etkisinin olmadığını

MUTLULUK

MUTLULUK  NEDİR? Bence hayattan beklentilerimizin karşılanması sonucu oluşan tatmin duygularının getirdiği durumdur mutluluk. Hayattan beklentilerimiz ve ona bakış açımız mutluluğumuzu etkili bir biçimde etkiliyor.                                          NEDEN MUTLU OLAMIYORUZ? Bu sorunu basitçe  3  adımda ele alacağız. 1)YANLIŞ ŞEYLERE DEĞER VERİYORUZ! Mutlu yaşamak istiyorsanız hayatınızı olaylara ve kişilere değil bir amaca bağlayın. Demiş Einstein. Bizler hayatımıza bir hedef koysak ve amacımıza bağlansak da amacımıza yürüdüğümüz yolda insanların söyledikleri ve bize karşı takındıkları tavırları ile çok fazla ilgileniyoruz. Bunlarla ilgilenirken amacımızdan sapıyoruz ve hayata karşı beklentilerimiz karşılanmamış oluyor. 2)SABIRSIZ TIRTIL UÇAMAZ! Amacımıza ilerlerken eleştirilerden ve aşağılanmaktan sıkıldığımız için hemen beklentilerimizin karşılığını almak istiyoruz. Bu olmadığında hemen sabırsızlanıyoruz. Ve koyduğumuz hedefi listemizden siliyoruz. 3) MU

İSLAM VE HRİSTİYAN MEZHEP FARKLARI NELERDİR?

İSLAM VE MEZHEP      Geçtiğimiz günlerde yayınladığımız  iki yazımızda  hristiyanlığın inanç sisteminin ayrılıklara düştüğünü ve bu inanç anlayışlarından birçoğunun gerçeği yansıtmadığından bahsetmiştik.     Bu yazılardan sonra akıllara takılabilecek olası "İslam dininde de mezhepler birbirinden farklı görüşleri savunmuyor mu?" sorusunu aydınlatmak ve bu olası soruyla beraber gelecek "Hristiyanlık ve İslam dinindeki mezheplerin sistematik farkı nedir?" sorusuna da değinerek bu iki dinin mezhepsel anlayışlarının farklılıklarından bahsedeceğiz.     İslam dininde kabul edilen Hanefilik, Şafilik, Hanbelilik ve Malikîlik adında dört tane "sahih" mezhep vardır. Bu mezhepler Peygamber efendimizin hadislerinden ve davranışlarından yola çıkılarak belirlenmiştir. Ve hiçbiri bir diğerini inkara kalkışmaz aksine saygıyla anar. Müslümanlık ve hristiyanlığın mezhep anlayışındaki ilk ve temel fark budur ki; bir dindeki mezhepler durmadan birb

EVANGELİST NEDİR VE NE YAPARLAR?

EVANGELİST NEDİR VE NE YAPARLAR?    Dün akşam bir televizyon programında bir kelimeden çok bahsedildi. Bilirsiniz sözde aydın olan insanlarımızın bazıları halkın bilmediği kelimeleri telaffuz etmeyi severler. Çünkü kendilerinde açığı yabancı kelimelerle bilgili gibi göstererek kapatmaya çalışırlar. Bu konuda Montaigne "Ben Paris sokaklarında konuşulan dili tercih ederim." der. Asıl aydınlık halkı aydınlatarak olmalı ve onlara gerçeği anlatarak gösterilmeli. Ülkemizde gerçek aydın sayısı pek az maalesef. İşte sözde aydınların ve komplo teorisyenlerinin çokça kullandığı bir kelimeyi bu gün sizlere anlatmak istiyorum.    ABD politikasında bazı dönemler neden her koşul ve şartta İsrail'e destek çıkıldığını düşündünüz mü hiç? İşte bu konuyu güzelce açıklayan bir kelime var " evangelist " . Aslında bu protestanlık altında yer alan bir mezhep. Kökeni Yunanca olan bu kelime " iyiliği vaaz eden " anlamına gelir basitçe. Evangelistler Eski Ahit'e inanı

KİTAP ÖNERİSİ | Şubat Ayı

SAATLERİ AYARLAMA ENSTİTÜSÜ      Ayın kitabı köşemize hoşgeldiniz... Bu ay bahsedeceğimiz kitap, şark insanının garbın etkisiyle  nasıl arafta ezildiğini ironi ve mizah diliyle anlatan; Ahmet Hamdi Tanpınar'ın kaleme aldığı "Saatleri Ayarlama Enstitüsü". Bu mizahi dili o günlerdeki insanların içinde bulunduğu sosyal ezikliği delirmeden anlatmak için kullanılmış bir çıkış kapısı olarak görüyorum ben. Çünkü şark ve garbı bir bünyede yaşatmaya çalışan bir milleti gözlemlemek, anlatmak ve bizzati yaşamak fazlasıyla çetin bir savaştır. Şuan bizlerde bu savaşın içinde kendimize düşen payı alıyoruz yavaş yavaş.      Evin kadim dostu Mübarekten mahalle kahvesindeki Dişçi Asaf Bey'e kadar kitapta adı geçen her unsur en ince ayrıntısına kadar anlatılmış. Bu betimlemeler sayesinde, kitabın bir okuru değilde sanki olayları bir köşeden izleyen mahalle kahvesinin kadim bir müdavimi gibi kitabın her duygusunu tadıyorsunuz.  Kitabın her karakteri sanki sizi sıkmadan s