Ana içeriğe atla

Kayıtlar

HZ.MUHAMMED'İN 20 ATASI

Hz.Muhammed'in 20 Atası Günümüzde Hz. Muhammed'in 20. atası olan "Adnan bin Üded" e kadar soy ağacı hakkında kesin bilgilere sahibiz.  Ünlü İslam tarihçisi Taberi, bir bilgin vasıtasıyla Ehli Kitab (yahudi-hristiyan) bir soy bilgininin yazdığı kitaba ulaşmıştır. Bu eserde Hz Muhammed'in 20. atası olan Adnan bin Üded'den İsmail Peygambere kadar 40 tane ata olduğu yazılmış ve isimleri verilmiştir. Bu isimler; Arap topraklarında Peygamber'in soyuna dair zikredilen isimlerle, dilden dolayı oluşan lafız kaymaları dışında bire bir aynıdır. Adnan bin Üded'den sonraki ataların bilgileri günümüze dosdoğru ulaşılamamıştır.(İbn-i Haldun c2 s 2981) Biz bugün Hz. Muhammed'in 21 atasından bahsedeceğiz. 21- ÜDED : Peygamberimizn 20. atası olan Adnan'ın babasıdır. İsmailoğullarından yazı yazmayı ilk öğrenen kişidir. Bu yüzden bilgeliğiyle Arap kabileleri arasında büyük bir saygınlığı vardı. Kabe'nin idaresini üstlenmiştir. Kabenin idaresi İsmailoğul

UYDURULAN HADİSLER

UYDURULAN HADİS(E)LER Aslında bu gün anlatacağım konu aklınızı kurcalayabilir. Bu yüzden benimle aynı fikirde olabilir veya bana çok karşı çıkabilirsiniz. Fakat burada yazacaklarım benim araştırmalarım üzerine vardığım fikirlerimdir. Katılıp katılmamak size kalmış bir konudur. Eğer yazılarımızı beğeniyor ve düzenli okuyucumuzu olmak istiyorsanız " Nasıl Abone Olabilirim " bağlantısından bize nasıl ücretsiz abone olabileceğinizi öğrenebilirsiniz. Şimdi konumuza basit bir örnekle girelim. Siz bulunduğunuz ortamda sözü dinelenen önemli bir kişisiniz. Sizin bir sözünüz büyük olaylara sebep olabilir. Ve siz etrafınızdakilere sizin sözlerinizin kesinlikle değiştirilmemesini söylüyorsunuz. Fakat bir süre sonra sizin adınıza uydurulmuş sözler ortaya çıkıyor ve bu sözler asıl emirlerinizden daha önemli bir duruma getirilip bunlara bir önem arz ediliyor. Açıkça bu çoğu kişinin başına gelebilecek bir "laf değiştirme" durumudur. Bunu sadece mahalle dedikoducuları yapar

NERDEN GELDİ BU TANRI?

NERDEN GELDİ BU TANRI? Bu gün bahsedeceğimiz konu aslında kültürün değişerek sürekliliğini temel alarak 4 dinin temelini incelemeye çalışacağız. Fakat tahminlerime göre yazının ortasına kadar geldiğinizde bana çok ön yargılı olacaksınız. Lütfen yazının sonuna kadar okuyun. O zaman beni daha iyi anlayacaksınız. Baştan söylemeliyim ki bu yazının amacı dinleri yalanlamak değildir. Sadece tarihin ve kültürün nasıl hala yaşadığını dinler üstünden anlatacağım. Bin yıllar önce yaşayan insanlar ve yaptıkları garip hareketler bile bu gün hâlâ devam etmekte. Peki neden? Çünkü bu alışkanlıklar kültür olarak yerleşmiş. Anadolu'da Sümerler'den kalan hâlâ bir sürü miras vardır. Bunlardan bazılarını sıralayalım; Nevruz (Kutsal Evlilik) Gelin Odasının süslenmesi Selvi ağacının ebedi hayatı temsil etmesi Noel Ağacı Tıbbın sembolü Domuzun haram olması Yere düşen ekmeğin öpülmesi Baş örtüsü Bunlar sadece devam eden geleneklerden bazıları. Daha çok var. Hayatımızı bile bu kad

JOSEF STALİN

JOSEF STALİN Sovyetler Birliği'nin tarihteki kara lideri, dünyanın kaderinin değiştiği 20. Yüzyılda varlığını sürdürmüş diktatör, Gürcü asıllı İoseb Visspriyonoviç Cugaşvili bilinen adıyla Josef Stalin... SSCB'de Vladimir Lenin'den sonra güç kazandı. Diktatörlükle yönettiği ülkede 30 yıl iktidarda kaldı ve Almanya karşısında duruşuyla tanındı. Marksizim üzerine çalışmasına rağmen yaptığı katliamlarıyla faşist diktatörlere daha çok benzerlik gösterdiği yadsınamaz bir gerçek. Marksizim üzerine yazdığı kitaplarla dönem siyasetine yol çizdi. Bu kitaplardan en çok ses getirenleri şöyle sıralayabiliriz; "Marksizim ve Ulusal Sorun", "SSCB'de Sosyalizmin Ekonomik Problemleri", "The Road to Power" 1930'lu yılların sonunda kendi deyimiyle "Büyük Temizlik" yaparak binlerce insanı öldürdü veya sürgüne gönderdi.  1940 yılındaki Katyn Katliamının da sorumlusudur. 22000 Polonyalı askeri kafalarından tek kurşunla vurarak infaz etmiştir.

UTANANIN SUÇU NE?

UTANANIN SUÇU NE? Bu gün kısaca ama önemli bir konudan bahsedeceğiz. Bu konu modernleşmenin bize kaybettirdiklerinden sadece biridir. Ve ahlakın önemli unsurlarındandır. İşte bu önemli unsur " utanma "dır. Modernleşme, özgürleşme adında bize utanma duygusunu kaybettirdiği açık bir gerçek halinde artık. Özellikle sosyal medyada bu utanma duygusunun nasıl azaldığını gün geçtikçe daha da fark etmekteyiz. Hatta bazen onların yerine biz utanıyorsunuz. Fakat bu utanma duygusu batı toplumlarında hastalık olarak görülmeye başlandığı ve psikiyatrik tedavi başlatıldığı bir gerçek. Düşünün yani siz insan içinde çıplak gezemiyorsunuz diye size hasta diyorlar. Aslında yapılan bu yanlış, ahlak seviyesini aşağı çeken en önemli hatalardandır. Herkesin sınırları vardır ve olmalıdır . Artık çocuk yetiştirilirken çocuklara sosyal sınırları öğretmiyorlar ve çocuklar büyüdüğünde her şeyi kendi hakkı olarak görmeye başlıyor. Misal kuyruğa gelip aradan dalan ve hiç gocunmayan tipler bunun en

İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN | KİTAP ÖNERİSİ

İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN | KİTAP ÖNERİSİ "Fakat beklemek lazım... Uzun zaman!" Kâh kominist damgası yemiş, kâh hizmetinde bulunduğu vatanın haini ilan edilmiş bir yazar Sabahattin Ali. Bu konu çok tartışmaya açık olsa da, İçimizdeki Şeytan'ın ilk sayfasına Selim İleri'nin iliştirmiş olduğu "Belki de İktidardaki Şeytan" adlı bölümden bir alıntıyla bu konuyu kapatacağız;  "... Yalnız, "memlekete zararlılığın" boyutu kişiden kişiye değişmiş olmalı ki, Sabahattin Ali'yi bazen "vatan haini" bazen "vatan haini bir komünist" falan gibisinden damgalanışlarla tanımıştım. Nazım Hikmet konusunda zaten ürperti verici bir anım vardı. Galatasaray Lisesi'nin büyük konferans salonunda toplanılmış; Nazım Hikmet'in şiirini okuyan bir öğrenciyi ihbar ettiği için bir başka öğrenciye ödül verilmişti. Bu olay, sebebini bilmeksizin ve çözemeksizin, bende tuhaf bir iğreti uyandırmıştı. Nazım Hikmet'ten tek dize şiir okumamıştım. Bunu

1917 EKİM DEVRİMİ

1917 EKİM DEVRİMİ Devrim Öncesi Devrim öncesi Rusya'da diktatörlük ve mutlak yönetim hakimdi. Çarlık sistemiyle yönetilen Rusya ekonomik çöküş yaşıyordu. Rus halkının çoğu işsizler ve köylülerden oluşuyordu. Yoksulluğun artması sonucu 1905 yılında ayaklanma duruma tepki olarak başladı. 1905 devriminden sonra işler daha da kötüye gitti. Çar önlem olarak yasama meclisi olan Duma'yı kurup halka bazı özgürlükler verdi. Bu yöntem pek işe yaramadı ve Çar'ın yönetimden alınmasına sebep oldu. Birinci Dünya Savaşı'na katılan Rusya'da fakirlik gırtlağa dayanmış bir bıçak gibiydi. Rus halkı barış istedi ama hükumet savaşa devam etme kararı aldı.  Ekmek, Barış, Özgürlük Roma Kongresi 'nde(1903) devrim yaratacak fikirlerini anlatan Lenin'in arkasından onu destekleyen bir topluluk oluştu ve bu topluluğa " Bolşevikler " denildi. Yasama Meclisi Duma'nın kurulmasından sonra başa gelen geçici hükumet olan " Krenski Hükumeti " savaş