Ana içeriğe atla

Kayıtlar

DİL VE YAŞAM

  DİL VE YAŞAM     Ülkemiz lise öğrencileri arasında garip bir ayrışma var. " Sayısalcı " ve " sözelci " diye. Onlara göre sayısalcı dilden anlamaz, sözelci de bilimden. Fakat bu böyle değildir. En güzel örneği ( Bye Bye Türkçe ) ise Oktay Sinanoğlu 'dur. Bu yazıyı da bir sayısal öğrencisi olarak yazmaktan mutluluk duyuyorum.      İnsan gibi yaşam ömrüne sadece canlılar sahip değildir. Bir kaleminde ömrü vardır, masanında. Peki ya insanların insan olmasını sağlayan dili oluşturan kelimelerin ömrü var mıdır?    Kelimeler ve anlamları bazen değişebiliyor, bazen tamamen yok olabiliyor, bazen de sürekli canlılığını koruyor. Biz dilimizdeki bir kelimenin yerine başka bir dilden kelime almayı çok sevdik. Çünkü " sözde aydın " olmak hoşumuza gidiyor. Sohbet ederken yabancı kelimeler kullanarak daha kültürlü gözüktüğümüzü sanıyoruz. Yanlış yaşamamız, yanlış düşünmemiz ve yanlış davranmamız belkide en çok dili etkiliyor. En yalnız insan bile dili kendi

SANAT VE ESER

Sanatın her dalında kültleşmiş eserler çıkar karşımıza. Bu eserler hakkında en cahilimizden en bilgilimize kadar söyleyecek bir çift sözümüz vardır mutlaka. Kimi zaman bir melodi, bilindik bir tablo veya hayatın içinden bir kitap bize her şeyden yakın ve tanıdık gelir. Kimilerimiz bunlara sürü psikolojisiyle yaklaşıp boş bakışlar ve fikirler eşliğinde övmeye çalışsada, bu ederlerde kendini bulanlarda vardır. Zaten bu artık bizden olan eserlerin övülmeye ihtiyacı  yoktur.         Onları sanatçı övgü almak için yapmamış bilakis kendini, gördüklerini ifade etmek için ortaya çıkarmıştır. Bu yüzdendir ki insanların lügatine "kült" kavramı eklenmiştir. Bana göre bu kavram kendini anlatırken tüm insanlığı anlatmaktır. Bunun ardından şu soruya cevap verelim; Kült eserlerin bu denli ilgi uyandırması mükemmel olmalarından mı yoksa, bu sanatı icrâ edenlerin bizimle bütünleşmesinden midir? Her sanat dalında binlerce eser verilmiştir. Binlerce tablo çizilmiş belki milyonlarca kit

GELCEĞİ ÖNGÖREBİLMEK

    İnsanın varoluş sebebini aramasından daha sonra başka bir merak düştü aklına. Önce bir saniye sonrasını tahmin etmeye çalıştı, daha sonra yarını. Fakat, Tanrı dememiş miydi " Geleceği sadece ben bilirim! " diye. Peki neden böyle dedi? Belki egoisttir diyenleriniz olabilir, yada geleceği bilsek hiçbir aksiyonu kalmaz gibi birşey de diyenler olabilir. Ama Tanrı insana herşeyi bulabilmesi için " akıl " ve " zekâ " verdi.    Zekâ, canlıların hayatta kalmasını sağlayan karar mekanizmalarının bütünüdür. Akıl ise sadece düşünen varlıklara özeldir. Tanrı aklı en karanlık gecede bile onu bulabilmek için verdi. Peygamber kıssaları na bakın, birçok peygamber arayışa çıkmıştır. Peki biz bu yetilerimiz ile Tanrı'yı bile bulabiliyorken neden geleceği bilemiyoruz. Yoksa gelecek Tanrı'dan daha mı gizemli?    Düşünebilen canlılar için bunun cevabı mutlaka vardır. Ama burada bence olan kısmı anlatmak istiyorum sizlere. Çok ünlü olan bir teorem var "

KİTAP ÖNERİSİ

  Şubat ayının ortalarındayken size benim için önemli bir başka kitabı anlatmayı düşündüm. Bu kitap öneri yazısının diğerlerinden bir farkı olacak. Yazının sonunda önerdiğim kitabın linkini paylaşacağım ve oradan ücretsiz olarak indirebileceksiniz.   Sizde eğer ortalıkta dolaşan saçma sapan aşk romanları ndan sıkılmış, sizi düşündürmesini istediğiniz bir kitap arıyorsanız. Bu kitap büyük ihtimalle klasik yazarlardan olacaktır. Fakat bir kitap var ki bana büyük dersler sunmuş bir armağandır kendisi. İçeriği tıpkı bir kutsal kitap gibi, pek çok konuda yazı bulunuyor içinde ve türünün ilk örneği. Google amcadan buraya " kitap önerileri " diye arayarak geldiyseniz size tam da aradığınız şeyi sunacağım ve kitabı armağan edeceğim.    Yazarımız Latince ve Yunanca bilen biri ve Bordeaux Edebiyat fakültesinde felsefe okumuştur. Bir felsefe kitabı ne kadar tatlı ve mükemmel olabilirse bu kitap o kadar mükemmeldir. Benim bu blogta kullandığım üslup onun sayesindedir. Peki kim

İLETİŞİM

  Reklam, tanıtım yazısı,backlink, konuk yazarlık ve yayınlatmak istediğiniz yazılarınız için bize skgeblogger17@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.   Ayrıca yazılar hakkında görüş ve yorumlarınızı bize yorum veya mail olarak mutlaka bildirin ki size daha güzel içerikler sunalım. Kişisel hesabımda ozgurkrcnnn@outlook.com dur. Buradan da benimle iletişime geçebilirsiniz.

KİTAP OKUYAN İNSAN TÜRLERİ

    Kitap okumak, insana yaşamak kadar fayda sağlar. Öğretir, düşündürür ve tecrübe ettirir. Hayal etmenin gücü kitapla büyür, düşünmenin güçlenmesi kitaptır. Her zaman "bir yerden" duydum derseniz pek umursanmaz söylediğiniz şey, fakat "bir yerde okudum" derseniz etkili olur. Birkaç yıldır etrafımı gözlemlerken kitap okumak hakkında 3 farklı insan tipi gördüm. Bu farklılığın temel sebebi insanların kitap okumaya olan farklı bakış açıları sebebiyle olduğunu düşünüyorum. 1) SOSYAL ORTAM OKUYUCUSU     Benim bu tiplere sosyal ortam okuyucusu dememin temel sebeplerinden biri ise bu tip insanlar sadece "kitap okuyor" diye anılmak adına kitap okurlar. Amaçları fayda sağlamak veya bilgiye olan saygı temelli değildir. Bu insanlar genellikle "kahve, kitap ve yağmur" üçgeninin arasında kitap okuyan insanlardır. Popüler kitapları okurlar. Ve ne okurlarsa onunla ilgili en az 5 fotoğraf atmadan rahat edemezler... 2) BİLGİYE TAPANLAR     Bilgiye

NERDEN ÇIKTI BU 14 ŞUBAT

        Milattan önce 3. yüzyılda Roma İmparatoru Claudius II, askeri olarak devleti güçlendirmek için askerlerin evlenmesini yasaklamış. Ve tüm genç erkekleri zorunlu olarak askere almıştır.  Bu yüzden genç çiftler uzun süre ayrı kalmışlar. Fakat St. Valentine gizli nikahlar kıyarak gençleri evlendirmeye başlamış fakat bir süre sonra bu olay ortaya çıkmış. Ve bir 14 Şubat gününde Aziz Valentine idam edilmiş. Daha sonralarda ise Papa Gelasius'a göre şehit sayılan Aziz Valentine adına 496 yılında bir tören düzenlenmiştir ve bu tören ilk "Sevgililer günü" olarak bilinir.     Her yıl Sevgililer Günün'de ortalama 7-8 milyar lira para harcanıyor günümüzde. Peki ya Anneler Günü'nde ne kadar harcanıyor? Ortalama 1.5 - 2 milyar lira. Babalar gününde ise ortalama 1 - 2 milyar lira arasında. Bu gün bir azizi anmaktan daha çok ülkeler için ekonomiye katkı sağlamaktalar.     Sevgilisi olmayan ziyaretçilerimize ise bu yokluğu hissettirmemek için biz kutlayalım dedik.