Ana içeriğe atla

ÖTEKİLEŞTİREMEDİKLERİNDEN MİSİNİZ?

ÖTEKİLEŞTİREMEDİKLERİNDEN MİSİNİZ?


Topluluk oluşturma, oluşturulan topluluğun içerisinde yer alma isteği her ne kadar içgüdüsel varlığını sürdürse de uzun yıllardır birçok oluşum eliyle bizlere enjekte edildi.

Bugün her kesimde ayrımcılık, önyargı ve farklı olanı ötekileştirme mevcut ancak bu yazının konusu daha kapsamlı ve tehlikeli olabilecek şeydir. 

Öncelikle geniş kitlelere hitap edecek, bir coğrafyayı etkisi altına alabilecek insanî bir değer düşünün. Fakir, zengin, genç, yaşlı herkesi etkisi altına alabilecek değer; şüphesiz ortak bir inançdır. 


İnsan psikolojisinin, geniş kitlelerle ortak payda da buluşma eğiliminin yanı sıra; buluşulan ortak payda eğer kitlesel bir harekete dönüşme potansiyelindeyse algı yöneticileri tarafından kolayca yönlendirilebilir. 
Bu yüzdendir ki, dönem dönem dinlerin bünyesinde çeşitli oluşumlar( cemaatler) veya inançsal farklılıklar baş göstermiştir. 


Bu geniş çaplı oluşumlar bir coğrafyada görülebilecek en büyük gruplaşmaya örnektir. Her kesimden insanı etkisi altına alır ve farkında olmadan insanları birbirinden ayırır. 

Bugün İslamiyet baz alındığında; bünyesinde sanki apayrı dinlermişçesine ayrılan ve birbirini yalanlayan gruplar, cemaatler ve tarikatlar vardır. Tamamlanmış bir din olan İslamiyet'in ne olduğu hakkında kavga edip duran bu fillerin ayakları altında ezilen karıncalar ise toplumun daha küçük parçacıklarıdır. 


Herkesin birlik halinde olması bu oluşumcuklardan beslenenler için istenmeyen bir durum olduğundan; cemaatlerin yüksek konumundaki insanlar ceplerini ve egolarını doldururken, toplumun daha küçük parçaları "Dinin gereklilikleri" gibi konular hakkında kavga eder. 

Toplumumuzda; insanları dış görünüşlerine kişisel tercihlerine veya okudukları kitaplara göre ötekileştirmek ve dışlamak geçerli(!) sebeplerdir. Bu sebeplerin meşrulaşmasında en etkili faktör kesinlikle örümcek bacağı misali dolanmış; dini aklınıza gelecek her şeye alet eden tarikatlar veya cemaatlerdir.

Bu cemaatlerden son dönemde ağzımız devlet çapında yanmış olsa da asıl darbe kesinlikle toplumun kendisine yapılmıştır. İşin en korkunç yanı ise devlete ihanet eden cemaatler belliyken; bu topraklarda varlığını sürdüren her cemaat halkı zehirlemekte. 

Bu iddialar çok ağır geldiyse, olaya birde şöyle yaklaşalım. İslamiyet'de, biri hakkında zanda bulunmak (tahminde veya kötü bir yargıda bulunmak) o kişinin arkasından konuşmaktan daha büyük bir suç sayılırken; bugün o çok dindar görünen insanlar yoldan geçen bir kadının kıyafetinden yola çıkarak o kadını dinsizlikle suçlar. 
Yine o çok dindar insanlar, birbirlerinin kuyusunu kazarken din adını kullanır ve bu yaptıkları işe kılıf uydurmakta zorlanmazlar. 

Bu cemaatlere siz şu soruyu sorarsınız; "Sizin hakkınızda bunca şey söyleniyor, insanlar artık sizden kaçıyor veya sizin yüzünüzden ayrışıyor. Peki bunların nedeni nedir? Sizin payınız ne bu işte?"
Onlar ise aynen şu cevabı verir; "Insanlar dinden soğutuldu, bu ülkede din yasaklandı. Bu yüzden insanlar dinden kaçıyor, yoksa biz dini zorlaştırmıyor bilakis kolaylaştırıp güzelleştiriyoruz. Her şey bundan 100 yıl öncesinde insanları dinden soğutanların suçu."

Bilmezler ki; dinin güzelleştirilmeye veya sevdirilmeye ihtiyacı yoktur. Ve yine bilmezler ki; bu milleti hem dininden hem de kendi insanından soğutan şey kendilerinden başkası değildir.

Yorumlar