Ana içeriğe atla

PATASANA - Ahmet Ümit

PATASANA - Ahmet Ümit


Patasana, 2000 yılında gerilim ve polisiye katagorisinde çıkan Ahmet Ümit romanı. Eleştiri içeren bu yazıya başlamadan önce şuraya Sabahattin Ali'nin İçimizdeki Şeytan adlı eserinden bir alıntı bırakıyorum:
"..."Ömründe üç satır yazı yazmamış bir herifin mütalaaları daha başka türlü olamaz... Sokakta ayakkabı boyayan bir çocuğun işine müdahaleyi salahiyetimiz dışında sayarız, halbuki biz sanatkârların işine burnumuzu sokmayı en tabii hakkımız addederiz... Çizmeden yukarı çıkmak bizim yarı münevverlerin en bariz vasfıdır!"
Ömer güldü:
"Boyacının meslek ve usullerine karışmam, yalnız pabucumu fena boyarsa bunu anlamaya gözüm müsaittir, itiraza da hakkım vardır. Eğer sanatkârlar eserleri hakkında söz söylemek salahiyetini yalnız meslektaşlarına verecek olurlarsa gene kendileri ziyan eder, çünkü onlar birbirlerine karşı bizim kadar da insaflı değillerdir!"..."

Patasana, bir grup arkeleoğun Gaziantep'de yaptığı çalışmalar sonucu Antik Hitit uygarlığına ait önemli kalıntılar bulmasıyla başlaya bir serüven. Kazı sonucu Antik Hitit uygarlığının en gözde danışman ve başyazmanı olan Patasana'nın adete bir günlük niteliğinde itiraflarla dolu tabletlerine ulaşılır. Bu tabletlerin bulunması ve arkeleog arkadaşlarımızın Gaziantep'e geçmesiyle bir dizi cinayetler başlar. Kitap, Başyazman Patasana'nın tabletlerini okuyucuya sunarken, kazı çalışmalarında ki olayları yakından takip ederek bölüm bölüm olay örgüsünü kuruyor. Şimdi romanın adeta sloganı haline gelen arka paragrafını alıntılayacağız:


"Ben zalimler çağında yaşayan alçaktım. Tanrıların korkak haline getirdiği alçak. Alçakların en acınacak olanı, en tiksinti vereni. Yüreğini dalkavukluk, aklını düşmanlıkla besleyen saray yazmanı..." 
Ne cüretkâr cümleler değil mi? Al beni oku diyor adeta. Birçok vaat barındıran ve beklentiyi yükselten cümleler bunlar. Beklentisi bu kadar yükselen okuyucu romanın kendisiyle tatmin olmak ister, ama bana kalırsa koskoca bir hayal kırıklığı. 
Her okuyucunun kitaptan beklentisi başkadır. Ben şahsen güzel bir üslup beklerim kitaptan. Samimiyet adı altında lakayıt olmayan bir üslup. Betimleme yapacağım diye kitap okuduğunu unutturarak adeta Flash tv oyunculuğu sergilemeyen bir üslup tercihimdir.

Ahmet Ümit tam anlamıyla bir kurgu ve senaryo üstadı. Akla gelmeyecek şeyi elinize getirip bak senaryo dediğin böyle olur diyor adeta. Ama aklınızda şahane kurgular olması sizi iyi bir romancı yapmaz. Size bu kitapta göze çarpan ve bir okuyucu olarak beni rahatsız eden şeylerden bahsetmek istiyorum. Az önce de değindiğim gibi, kurgu şahane ama öyle bir anlatım var ki ortada, olayı tam anlamıyla gölgede bırakıyor. Örneğin Ahmet Ümit'in bu romanında asıl konu işlenen cinayetlerken bu asla anlatımla ön plana çıkmamış. Şahsen ben, kitabın son sayfasında anladım asıl yoğunlaşmam gereken ve yazarın gözüme sokmaya çalıştığı şeyin cinayetler olduğunu. Patasana tabletlerine o kadar yoğunlaşılmış ki siz asıl olayı o tabletlerde arıyor ve oraya yoğunlaşıyorsunuz. Ama sonuç tam bir hüsran, asla üstünde durulmamış amatörce ve üstün körü detaylar verilmiş cinayetler asıl konu olup çıkıyor. Eğer çok zekiyseniz(!) baş karakter Esra Hanım'ın her fırsatta söylediği "Çok cinayet oluyor Eşref, korkuyorum. Kim öldürüyor bu adamları?" diye söylenmesinden asıl kurguyu anlayabilirsiniz zannımca.
 


Bu vurgulanamamış asıl olayın dışında, yapmacık diyaloglar da sizi bekliyor. Geçmiş zamandan bahseden karakterlerin diyalogları detaylı ve ince ayrıntılarla yazılmış olmasından dolayı samimi gelmiyor ve sizi içiresine çekmiyor. Zaten Ahmet Ümit genel olarak kitaplarında karakterleri ve olayları o kadar keskin hatlarla çiziyorki siz kendinizle harmanlayacak karakter bulamıyorsunuz. Bence, bir romanda karakter analizini yazar yapmamalı, karakterini uzun uzun anlatmamalı. Yeri geldiğinde olay örgüsüyle beraber okuyucusunun karakteri benimseyerk analiz etmesine müsade etmeli. Kısacası roman okuyucuyla bütünleştiği sürece sevilir ve benimsenir. Yazar kendi iç dünyasında bir karakter oluşturur okuyucusu bambaşka bir karakter. 

Bu söylediklerimiz nacizane birer eleştiri. Ahmet Ümit'i mükemmel kurgularıyla bambaşka işlerde başarılarıyla görmeyi temenni ediyoruz. Her yazar gibi onunda bir insan olduğunu, kusursuz olamayacağını ve duygularının varolduğunu biliyoruz. Bunun yanısıra bir kitap çıkana kadar üzerinde ne kadar emek ve zaman harcandığını bilerek yazılan her bir cümlesine saygı duyuyoruz... 


Yorumlar