Ana içeriğe atla

Yalancı Hadisçileri Çok Mu Uzakta Arıyoruz?

Yalancı Hadisçileri Çok Mu Uzakta Arıyoruz?


Hadisler; İslam dininin peygamberi olan Hz. Muhammed Mustafa'nın günümüze kadar nakledilen sözleridir. Hadis bilimi ise bu sözleri dinin her açısından ele alarak inceler. Günümüzde hadis konusunda bir çok kaynak mevcut olmakla beraber bu konu hakkında hâlâ tartışmalar bitmemiştir. Öncellikle Hz. Muhammed'in sözlerinin Kur'an açısından yerini ve önemini anlatmak için bizi en derinden yakalayan ayeti buraya dipnot olarak bırakıyoruz; 
وَمَا آتَيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُوا وَاتَّقُوا اللهَ اِنَّ اللهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ

“…Resûl size ne verdiyse onu alın! Size neyi yasakladıysa ondan da kaçının ve Allâh’tan korkun! Çünkü Allâh’ın azâbı şiddetlidir.”(el-Haşr, 7)

Hadisler dinin büyük bir çoğunluğunu inşa ederken aynı zamanda İslam dininin asıl ve katî surette kesin kaynağı olan Kur'an-ı Kerime de ışık tutar. Kutsal kitabı tefsir ihtiyacı, ayetleri daha iyi anlamak ve ayetlerin iniş sebepleriyle verilecek hükümler arasında bağlantı kurmaktır. Ve bu kutsal kitabın eğer bir açıklayıcısına muhtaç kalınırsa o da mutlaka o kutsal kıtabın indiği peygamberin ta kendisi olmalıdır. 

Kur'an-ı Kerime inanıp hadisleri inkâr etmek düpedüz bir mantık hatasıdır. Çünkü hadisleri söyleyen kişi Kur'an'ı bize nakleden kişiden başkası değildir. O görevini en iyi şekilde tamamlayıp diğer dünyaya intikal etmiştir. Geride kalan insanoğlu ise İslamiyette Kur'an-hadis-sünnet üçlüsü arasında dengeyi kuramadığı veya kasıtlı olarak bu denge bozdurulduğundan dolayı hâlâ tartışıyor ve bu tartışmanın her bir tarafı apayrı dinlere munsupmuşcasına birbirini inkar ediyor. İslam Kur'an'da kesin hatlarıyla anlatılırken hâlâ islamiyetin ne olduğu veya ne olmadığı konuşuluyor. 

Dünya, insanlar varolduğundan bu yana fesat ve kötülük yapanlarla dolu. Aklınıza gelebilecek her konu, her bilgi, her duygu ve her düşünce bu kötülükten nasibini aldı ve almaya devam ediyor. Hadisleri söyleyen Peygamberi tenzih ederek şunu söyleyebilirim ki hadislerden bu kötülüklerden fazlasıyla zarar gördü. Biz eski kaynaklara sımsıkı sarılmaya çalışırken, yeni birileri çıkıp durmadan inkar ediyor veya uyduruyor. Yanımız yöremiz alim görünümlü şarlatanlarla doldu taşıyor. Şimdi siz bu yazının konusunu bu alim görünümlü şarlatanlar sanacaksınız belki, hayır! Konu tam olarak bizleriz. Çıkarın at gözlüklerinizi ve başka bir açıdan bakalım. 

Alim görünümlü bu insanların bize verdiği en büyük zarar ve bizim bu durumun etkisinde dine verdiğimiz zarardan bahsedeceğim. Biz zamiriyle toplumumuzu işaret ettiğimi anladığınızı umuyorum.

Son yıllara şöyle bir göz attığımızda sözde toplumumuzun dinini diriltme çabası hakim. Her konuda dini fikirler beyan etmeler, Kur'an'ın tek bir sayfasını okumadan alim kesilmeler ve en ama en kötüsü yaptığı her işe dinden bir delil uydurma çabaları. Paşa paşa günah işliyorum diyen yok herkes bir hadise uyduğunu söylüyor. Sanki yaptığı şey mübah olsa dahi onu dinle ilişkilendirmese toplumdan dışlanacakmış gibi hissedenler var; 
" Zaten peygamber efendimizde her sabah avakadolu yulaf ezmesiyle kahvaltı yaparmış. Hep o yüzden faydalı bu meyve." !!! 
"Ben zaten hacca giderken şafi mezhebine uyarım dönüştede yine hanefi olurum." 
"Aaa siz bilmiyor musunuz? Allah için, elif gibi sevişince, günah olmuyor. Hadi hep beraber romantik islamcı olalım."
Tanıdık geldi değil mi size bu sözler. Bu tepkilerin kendimiz dine uymak yerine dini kendimize uydurduğumuz için çıktığını söylememe gerek bile yok sanırım. Dini kendine uydurmaya çalışan şarlatanları göre göre artık bizde onlara benzedik.

Herkes dinle ilgili konuşuyor, dini sayıklıyor, iyi şeylerinide kötü şeylerinide ona maal ediyor. Kafasına göre hadis söyleyenler artık yalancı din alimleri değil, sırf eleştirilmemek için bu konuda hadis duyduğunu iddia eden can ciğer olduğunuz arkadaşlarınız, akşam yemeğe oturduğunuz aileniz ve bedeninizde taşıdığınız ruhunuz. 

Dürüst olmaya ihtiyacımız var. Bilmiyorsak bilmediğimizi söylemeye, günahsa günah olduğunu kabullenmeye yetecek kadar da cesarete...

Yorumlar